Yukarıdaki kupür, 1964’te Përparimi Dergisi’nde yayımlanan ve Kosova’nın modernleşme sürecinin kültürel cephesindeki duruma işaret eden makaleden alınmıştır. Yazar Rexhep Zogaj metinde ’’sinemalaşma ritminin’’ bölgedeki diğer kültür alanlarına ve eğitime kıyasla yavaşlığını vurgulamaktadır. Metnin yazıldığı dönemde sinemanın gelişimi, ülkedeki diğer sosyokültürel gelişmelerle neredeyse eşgüdümlüydü ve sinemaya gitmek çağdaşlıkla aynı görülüyordu. Zogaj, sinemanın salt eğlence aracı olmaktan ziyade, insanların kendi kendilerini yetiştirmeleri için kolayca harekete geçirilebilen didaktik bir araç ve propaganda olarak görüldüğü sosyal bir bağlama da işaret ediyor.
Günümüzde sinema ve “sinemalaşma” zamanın baskın kültürel öğeleri olmaktan çıkmıştır. Dahası, neoliberal devletin onu hedefi kâr etmek olmayan amaçlar için de harekete geçirme konusundaki isteksizliği nedeniyle sinema, önemli ölçüde dönüştürülmüş ve özelleştirilmiştir. Lumbardhi Sineması’nda yaşananlar böylesi dönüşümlere iyi bir örnek teşkil ediyor. Binanın fiziki özellikleri pek değişmemiş olsa da, insanların onunla kurduğu ilişki sürekli olarak değişmiştir. Geleneksel ve muhafazakâr bir kentin ortasındaki devasa, modern bir sinema binasından gitgide özelleşen bir kamusal alanın ortasındaki neredeyse arkaik bir binaya dönüşürken oluşan sosyal, teknolojik ve politik değişimleri mikro düzeyde açığa çıkarmıştır. Bu, sosyal bir ilişki olarak sinemanın ve kültürel bir biçim olarak filmin daha kapsamlı tarihsel ve politik dönüşümlerle organik bağları olduğu şeklindeki açık bir onaylamaya götürür. Mesele sinemayı anlamak için tarihi anlamanın gerekmesinden ibaret değildir, tarihi anlamak için de sinemayı anlamak gerekir.
Blogda sinemanın politik ve sanatsal yapılanışını, Kosova bağlamındaki kesişimini anlamak ve müdahale etmek amaçlı ucu açık bir araştırma yürüten seriyi başlatan bu paradigmadır. Maksat tarihin muhtelif anlarda sinemanın nasıl düşünüldüğünü ve uygulandığını öğrenmektir. Kültürel formların hiçbir zaman münferit olmadığının ve ulusal veya coğrafi bir bağlama indirgenmediğinin farkındalığıyla, bu yazı dizisi tarihi uluslararası düzleme oturtmamıza yardımcı olacak metin ve çevirileri kapsayacak. Araştırma, aynı zamanda denemeler, makaleler, röportajlar, çeviriler, film yorumları, arşiv reprodüksiyonları, eleştiriler ve anı yazıları da içerecek.
Bu yazı dizisi ne sinemanın geçmişine duyulan özlemdir, ne de “eski güzel günler” kandırmacasına çağrıdır. Amacımız geçmişe gömülü olan geleceğin unutulmuş anlarını gün yüzüne çıkarmak ve çağdaş dünya ile ilişkilendirmektir. Perulu entelektüel Jose Carlos Mariáteugui, çağdaş dünyanın nasıl kavranabileceği üzerine yazarken, zamanımızı anlamanın ve onunla iletişim kurmanın en iyi yolunun, onu sbir panoramik resim olarak değil de bir parça gazetecilere özgü bir bakışla ve bir parça da sinematografik bir gözle görmek olduğunu öne sürdü. Dolayısıyla, bu yazı dizisinin amacı tarihte neler olduğuna dair genel bir bakış sunmak değil, nesnel koşulları dahilindeki ve karşısındaki öznel tavırları çekip çıkarmak için tarihin somut anlarını araştırmak ve analiz etmektir.