“Ulus Oluşumu”nun bu paylaşımında, Kosova ve Makedonya halkları tarihindeki fırtınalı bir döneme ışık tutan bir belgeyi sunuyoruz. Bu zaman dilimine bugünden baktığımızda Sosyalist Yugoslavya’da Türk ulusal bilincinin oluşmasında kritik öneme sahip olduğunu görüyoruz. Milutin Folić tarafından yazılan ‘’Sosyalist Fecri’’ ve 1919-1921 Yıllarında Makedonya YKP ile Kosova ve Metohiya YKP İlişkileri adlı metin 1986’da Çevren Dergisi‘nin 52. sayısında Türkçe olarak yayımlandı. Kosova’daki iki savaş arası dönem komünist hareketinin önemli tarihçisi Folić bu konuyu enine boyuna ele aldı. YKP’nin (Yugoslavya Komünist Partisi) Kosova’daki erken dönem faaliyetleriyle ilgili tarihî öneme sahip kitabı 1987 yılında Rilindja tarafından Partia Komuniste e Jugosllavisë në Kosovë 1919-1941 (Kosova’da Yugoslavya Komünist Partisi 1919-1941) adıyla yayımlandı.
1973’ten 1992’ye kadar 92 sayı çıkan Çevren ise Yugoslavya’da Türkçe basılan en önemli kültür dergilerinden biriydi ve Tan Yayınevi tarafından Priştine’de yayımlanıyordu. Folić’in metni, ulusal ve siyasi çelişkilerin keskinleştiği ve o zamanki Sırbistan Krallığı’nın polis güçleri tarafından kesintiye uğratıldığı bir dönemde Kosova ve Makedonya’daki YKP’nin 1919’dan 1921’e kadar süren kısa ve kesintili tarihini anlatıyor. Sosyalist Fecri gazetesinin bu mücadelelerde sahip olduğu kritik konumu da gösteriyor. Sosyalist Fecri veya Sırpça adıyla ‘’Socijalisticka Zora’’, Yugoslavya Sosyalist İşçi Partisi’nin gazetesiydi (1919’da Vukovar’da düzenlenen ikinci toplantıda partinin adı Yugoslavya Komünist Partisi olarak değiştirilmişti.) Gazetenin yayım dili Sırpçaydı, ancak Türkçe (Arap alfabesiyle) olarak çıktığı kısa bir dönem de olmuştu.
Folić’e göre, 1910’da Kosova ve Makedonya’da kısa süreli olarak yayımlanmış, yine Sosyalist Fecri adında bir gazete daha vardı. Bu dönemde, sosyalist örgütler bölgede halihazırda faaldi ve ağırlıklı olarak İkinci Enternasyonal ve Alman sosyal demokratlarından etkilenmişlerdi. Alman sosyal demokratları Birinci Dünya Savaşı’na katılmaktan yana tavır alınca, siyasi ‘modelleri’ sosyalistleri hayal kırıklığına uğratmış oldu. O tarihten sadece birkaç yıl önce Basel’de düzenlenen sosyalist kongresinde, Balkanlar’daki emperyalist savaşa şiddetle karşı çıkılmış ve her türlü ulusal şovenizme karşı halkların kardeşliğinden yana tavır alınmıştı. Savaş karşıtlığından destekçiliğine doğru bu sıçrama, uluslararası sosyalist hareketler için yıkıcı olmuştu. Ancak savaşın ortasında Ekim Devrimi tarihin akışına müdahale ederek siyasetin koordinatlarını değiştirdi ve dünyanın dört bir tarafındaki kitlelere hayli güç kazandırdı. Devrim, sanayi proletaryasının tek siyasi özne olmadığını gösterdiği ve ezilen ulusların kurtuluşunun üzerinde durduğu için de önemliydi. Bu fikirler, 1 Şubat 1920’de Sosyalist Fecri gazetesi yeniden yayımlanmaya başladığında halihazırda dolaşımdaydı.
Gazetede yer alan makaleler çoğunlukla parti üyeleri veya partiye yakın yerel halk tarafından yazılmıştı. Metinler, YKP’nin Kosova ve Makedonya’daki haftalık faaliyetlerini, Sırp rejimi polisinin şiddet içeren tedbir ve işkencelerini, işçi sınıfı ve köylülerin yoksulluğu ve sefil koşullarını ele alıyordu. Ezilen uluslar meselesi sistemli bir biçimde olmasa da birçok defa gündeme getirildi. Gazete, ulusların ortak ezenlerine karşı birleşmesinde çok önemli bir rol oynadı. Folić’in makalesinde değindiği gibi, saldırgan Sırp burjuvazisinin yanı sıra, halkın özgürleşmesine karşı diğer önemli bir engel, yerel toprak ağalarıydı. Bu feodal yapılar, devletle ve eski rejimin kalıntılarıyla işbirliği yapmaktan yana olan Cemiyet gibi en muhafazakar ve komprador burjuva örgütlerini desteklediler. Sosyalist Fecri sayfalarında bu örgütlere şiddetle saldırıldı.
Sosyalist Fecri, ezilen sınıfları ve ulusları rejime karşı seferber edip birleştirmede bir ölçüde başarılı oldu. Örneğin, bölgeden pek çok kişi 1919 ve 1920’de 1 Mayıs mitinglerine katıldı ve “Daha fazla ekmek, daha az jandarma istiyoruz” gibi sloganları söylediler. 1920 yılının 1 Mayıs’ı da o yıl düzenlenecek yerel seçimlerin bir provası gibiydi. YKP’den çok sayıda aday yerel seçimler için Prizren, İpek, Mitroviça, Zveçan, Manastır, Üsküp ve Ohri’de kampanya yürütmüştü. Parti ilânlardan birinde şöyle deniliyordu: ‘’Kasabalarda ve köylerdeki işçiler, köylüler ve fakirler, komünist partisi vaatlerde bulunmuyor, ancak mücadeleye çağırıyor. Evet, sizi sömüren her şeye karşı ve daha mutlu, özgür bir toplum için mücadeleye çağrılıyorsunuz.’’ Folić, burjuvazi ve yerel toprak ağalarının Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar ve Makedonlar arasındaki olası birlikten nasıl da korktuğunu anlatır. Örneğin, saygın bir Müslüman entelektüel olan Ethem Bulbulović, YKP’nin Zveçan adayıydı. Hem yoksul Müslümanlara hem de gayrimüslim nüfusa hitap edebildiğinden varlığı toprak ağaları tarafından bir tehdit olarak görülüyordu.
YKP’yi destekleyen çok önemli bir din adamı daha vardı: Haci Ömer Lütfi Paçarizi. Paçarizi, Prizren’deki Melamî tekkesinin dini lideri ve aynı zamanda saygın bir şairdi. Sosyalist Fecri’ye ‘İşçi ve Köylü Yoldaşlara’ şiiriyle katkıda bulundu ve YKP’nin Prizren seçim beyannamesinin yazılmasına yardım etti. Bu beyannamede şunlar da yazılıydı: ‘’Sosyalizm insaniyetten başka bir şey değildir. Sosyalizm halka mutluluğu getiren bir şeydir.’’ Metin, Türkçe ve Arnavutça olarak yazılmıştı. Rejim tarafından alınan şiddetli önlemlere rağmen, bölgede üç YKP üyesi seçilmeyi başardı: Prizren’de Milorad Pantić ve Ilija Krasojevic ve Zveçan’da ise Ethem Bulbulović. Seçimlerden sonra, tehlikeden endişe duyan Sırp rejimi, polis şiddetini önemli ölçüde artırdı. 1920 Aralık ayında Üsküplü bir parti üyesi olan Zef Lush Marku’nun Yakova’da öldürülmesi ise kırılma anı oldu. Rejim, cinayetle ilgili olayların açıklığa kavuşturulmasını reddetti. Ilija Krasojevic ve Haci Ömer Lütfi Paçarizi de dahil olmak üzere birçok üye baskı gördü ve sessizliğe itildi. Bir diğer Prizrenli, Muharrem Taranbaba ise sürgüne zorlandı. Birkaç hafta sonra hükümet partiyi yasakladı, çok sayıda kişiyi tutukladı ve Socialist Fecri‘nin yayımlanmasını da yasakladı.
Sosyalist Fecri, gazetenin yayın kurulunda yer alan Ferit Bayram gibi Yugoslavya’da Türkçe yazan en ilerici aydınların ve aktivistlerin platformu oldu ve bu gazetenin çalışmalarının mirası İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kemal Seyfullah gibi geleceğin enternasyonalistlerin olmazsa olmazı oldu. Bugün Üsküp’ün merkezindeki bir sokak hâlâ Balkanlar’daki enternasyonalizminin bir kanıtı olarak Socijalisticka Zora / Sosyalist Fecri’in adını taşımaktadır.